8 Eylül 2012 Cumartesi

EDEB YÂ HÛ


Edeb bir "sınır" belirlemedir; neyin nerede, nasıl yapılacağını bilmeyi gerektirir. Bir iz'an daveti olan bu söz sadece diğer insanlara karşı değil, insanın Rabbi de dâhil kendisi dışındaki her şeye karşı davranışlarında bir iç muhasebeyi anlatır. 

Edeb kelimesi de e (eline), de (diline) ve b (beline) harflerinden oluşmuştur ve tam anlamıyla in­sanın uyması gereken düsturların remzidir. Erenlerin “Elin tek, dilin pek, belin berk tut!” demesi de bunun dervişçesidir. “Edeb Ya Hu!” ha­kikat yolcusunun kendine ait olmayan bir şeyi almaması, uy­gunsuz kelâm söylememesi ve kimsenin namusuna halel getir­memesi anlamına gelir. O nedenle bu levhalar eskiden Mevlevihanelerin, dergahların ve cem evlerinin giriş kapılarında asılı dururdu.
Diğer bir kullanımı ise Yaradana sesleniştir; edeb istenir.
"Edeb Yâ Hû" ile insan, kendi iç tavrını belirler. 
‘Edep Ya Hu!’ nun en yaygın şekli Mevlevî sikkesini sembolize eden şeklidir ve genellikle de sikkenin çevresinde şu beyit yer alır:
“Ehl-i irfan arasında aradım kıldım taleb
Her hüner makbul imiş illâ edeb illâ edeb”
Ayrıca, Mevlana, Mesnevi’nin 79 beyitinde,
“Ez huda cuyim Tevfik-i edeb
Bi edeb mahrum u geşt lutf-i rab”
(Huda’dan edeb konusunda yardım dileyelim. Çünkü edebi olmayan Rabbin lutfundan mahrum kalır.) buyurmuştur.

“Edeb Ya Hu!” ile bağlantılı olan diğer bir söz olan "Hoşgör Yâ Hû"
 ise bir insaf davetidir; insanın diğerlerine karşı davranışlarında esas alması gerekenin ne olduğunu belli eder. Diğer insanlardan ne tür bir davranış görürse görsün insana düşen hoş görmektir, tahammüldür, taşımaktır. Kısacası, "Hoşgör Yâ Hû" ile insan, dışarıya karşı tavrını belirler. 

Son olarak "Bu da geçer Yâ Hû" bir sabır davetidir. İnsan şu kısacık hayatında pek çok sıkıntıyla karşılaşır ama bunların hiç birisi kalıcı değil, geçicidir. Sadece sıkıntılar değil, her şey geçicidir aslında. İnsana düşen bu geçiciliği anlamak ve ona göre davranmaktır. 
"Bu da geçer Yâ Hû" bu anlamda bizim dışımızda gelişen olayların geçiciliğini öğreten bir tesellî ifadesidir. Yani "Bu da geçer Yâ Hû" ile insan, olaylara karşı tavrını belirler.
Özetle,
"Edeb Yâ Hû" diğer insanlar tarafından "taşınabilme" kıvamında olmayı, 
"Hoşgör Yâ Hû" herkesi "taşıyabilme" kıvamına gelmeyi ve "Bu da geçer Yâ Hû" da kötü olaylar ve yaşamın sıkıntıları karşısında "taşmama" iradesini ifade eder. 

Bu konudaki son sözü yine bir ünlü ozana bırakmak sanırım en doğrusu olacaktır.
Dost        
Ey özünü insan bilen, 
Var edep öğren edep 
Ey edep erken bilen, 
Var edep öğren edep.
          
Gel, Hakk’a olma asi,
Ta gide gönlün pası, 
Dört kitabın manası, 
Var edep öğren edep.

Edep gerektir kula, 
Ta işi temiz ola, 
Edepsiz girme yola 
Var edep öğren edep”
                                   Kaygusuz Abdal